TDK’ya  göre bu söz; Arapçada ''Dakk'' kapı çalmak, dakka ise kapıyı çalan kişi anlamına gelir. Bir bahçıvan ile halifenin hikayesinde geçen söz, birçok öykü kitabında ve masalda da kullanılmıştır. Men Dakka Dukka Ne Demek? Men Dakka Dukka, birinin kapısını çalanın kapısı çalınır anlamına gelir.

Bildiğiniz gibi 31 Mart yerel seçimlerinde Uşak Belediye Başkanı seçilen Sayın Özkan Yalım, işe hızlı başlamış, Uşak Belediyesi’ne ait tesislerin tahsis edildiği AK Parti’ye yakın STK’ların tahliyesine başlamıştı.

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Uşak İmam Hatipliler Derneği (UŞİMDER)’e ortaklaşa 10 yıllığına tahsis edilen Karağaç Mahallesindeki tarihi latife Hanım Konağını boşalttırmıştı. Tabi ki STK’ları iddia edildiği gibi kilit kırarak eşyalarını dışarım atmak hoş bir durum değil. Ancak şöyle bir durum da var:

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Uşak İmam Hatipliler Derneği (UŞİMDER) arkalarını AK Parti iktidarına dayayıp yerelde ve genelde iktidarın tüm nimetlerinden yararlanırken acaba hiç kendileri gibi düşünmeyen ADD, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği STK’ların da hakkı hukuku olduğunu hiç düşündü mü? Tabi ki hayır…

Şunu açıkça belirteyim: Kesinlikle İslamcı STK’ları, kendi gibi düşünmeyen diğer STK’ları düşünmedikleri için eleştirmiyorum. Bana göre düşünmeleri de gerekmez.  Ancak diğer STK’ların da kendi düşüncelerine yakın bir parti yerel veya genel de iktidar olduğu zaman bir takım nimetlerden yararlanmayacaksa ne zaman yararlanacak?

İslamcı STK’lar kendi düşüncelerinde olan iktidar zamanında her türlü imkânlardan yararlanacak. Uşak halkının yüzde 40 oyunu alarak gelen bir parti de onarlı çıkarıp kendi düşüncesi paralelindeki STK’ları yerleştirince; “Haksızlık hukuksuzluk” diye başlıyorlar ağlamaya…

İyi de iki gözüm Uşak Belediyesi’nin tesisleri sadece ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Uşak İmam Hatipliler Derneği gibi STK’lara tahsis edilince haksızlık hukuksuzluk olmuyor da sizi aradan çıkarınca haksızlık hukuksuzluk mu oluyor?

Ne demiştim yazımın başında?; “MEN DAKKA DUKKA”

Öte yandan Uşak Belediyesi’nde çalışan kişi sayısının 2600 kişiye ulaştığı dillendiriliyor. Bu rakam doğruysa, Uşak Belediyesi mücavir alan içerisinde kalan, yani hizmet götürmesi gereken alanda 250 bin kişinin yaşadığını kabul edersek;

250000/ 2600=  96,153 kişi eder.

Yani Uşak’ta 96 kişiye bir belediye personeli düşüyor. Korkunç bir rakam. Herhalde bu kadar yoğun belediye çalışanı arasında CHP’li ya da sol görüşlü olan çalışan sayısı bir elin parmakları kadar ya vardır ya yoktur.

Şimdi, o zaman ki adıyla Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) en son 1989 yılında yani 35 yıl önce, yani bundan önceki asırda Uşak Belediye Başkanlığını kazanmış. O tarihte 10 yaşında olan CHP’li bir ailenin çocuğu şimdi 45 yaşında. O tarihte yeni doğan bebek bugün 35 yaşında.

CHP’li oldukları için hep itilmiş, kakılmış, Bırak kamuda iş bulmayı, özelde bile iş bulamamış. E, şimdi inandığı gönül verdiği parti yerelde iktidar olmuş. Bu çocuk kendi partisi iktidarında iş bulmazsa ne zaman iş bulacak?

Sanmayın ki; bunları yazdım diye “Bu yapılanlar doğrudur” falan diyorum. Akis’e çok yanlış buluyorum. 1988’den 1990’a kadar Uşak Belediyesi’nde 2,5 yıl çalıştım. Rahmetli Ali Künek Başkanımın kafası bozulunca beni, Mustafa Çetinkaya ve şimdi adını hatırlayamadığım biri daha üçümüzde SHP’liydik ve işten kendi partilimizin belediye başkanı tarafından kovulmuştuk.

O tarihten beri hep özelde çalıştım. Şimdi rahmetli olan bir gazeteci de beni “Socu, gominst” diye şikâyet etmiş, o zaman gazetenin yönetmeni olan ıstakozcu AKP vekil tarafından oradan da kovulmuştum. Onun için bir işten siyasi görüşü yüzünden bir çalışanın kovulmasına gönlüm razı olmaz ve hiçbir zaman doğru bulmam.

Ancak, bu devran böyle sürüp gidecek.

Mesele hak hukuk meselesi değil,

“MAN DAKKA DUKKA”

Yani;

“ÇALMA KAPINI ÇALARLAR KAPINI”