Pazar günü “Hıdırellez” deyip eşim Gül Hanım, çakma kızım Ece ve “Uşak 21. Gün Sanat ve Kitap Kulübü ”nün birbirinden değerli can kardeşlerim ve aileleriyle Murat Dağı’na çıktık.
O termal hamamların, Murat Dede’nin bulunduğu ve de Arapoğoğlu Yaylasındaki piknik alanının bulunduğu 1453 rakımlı tepeyi gezdik. Tabi önce Gediz Belediyesi tarafından işletilen restoran ve kafeteryada kahvaltı ettik.
Burayı Yöneten Sayın Yavuz Çetin’e, Hasan ustaya ve adını bilmediğim tüm canlara çok teşekkür ederim. Nefis bir kahvaltı tabağı hazırladılar. Bu arada rehberimiz emekli Öğretmen ve eskimeyen Dostum Çukurören köyünden Necdet Akca Hocama da şükranlarımı sunarım. Tüm gününü bize ayırdı.
“Yoksa ben öldüm mü?
1453 rakımlı tepeden Necdet Hocamın köyü Çukurören’e geçtik. Buradaki Karapınar Şelalesi anlatılmaz. Görülür. Hani o kutsal kitaplarda yapılan cennet tasviri var ya..
Yemyeşil ağaçlar, otlar, rengarenk çiçekler, kuşlar. Her yerden fışkıran billur gibi sular. 33 yıllık eşim can şenliğim ve Hurim Gül Hanım’da yanımda. O gün; “Ulan, yoksa ben öldüm de öbür tarafta cennete mi geldim?” diye düşünmedim değil.
Dönüşte Murat Dayının Köse restorandaki nefis yemeğini de anmadan geçmeyelim. Bu yazımda yeryüzündeki cennet Murat Dağı’nı uzun uzun anlatmak isterdim. Ancak, ceplerini düşünen ve bu cenneti cehenneme çevirmek isteyen sütü bozuklar fırsat vermiyor ki…
“Bu sefer Gediz halkı cennetine sahip çıktı”
Aslında Hızır ve İlyas peygamberlerin buluştuğu ve kutlandığı tarih Anadolu ve Ortadoğu toplumlarında 6 Mayıs tarihi olarak kabul edilir. Biz 5 Mayıs’ta Murat Dağı cennetinden geldik. 6 Mayıs’ta bakanlık kararına itiraz edip mahkemeye giden paragöz doğa düşmanları, hâkimleri hem de tam Hıdırellez gününde keşfe getirmiş.
Yine birlikte 7 yılı aşkın bir zamandır birlikte Murat Dağı savunuculuğunu yaptığımız can kardeşim Funda Öz Akcura haber verdi. Can Fundamın belirttiğine göre Gediz Belediye Başkanı Sayın Necdet Akel 2 saat içerisinde halkı örgütleyerek keşif heyetinin karşısına dikilmiş. Helal olsun. Bu cenneti savunmak, en çok ilçelerinin sınırları içerisinde kalan Gedizlilere yaraşır.
Şimdiii…
Bu boynu altında kalasıca madencilerin Murat Dağı’ndan altın çıkarma sevdası hiçbir zaman bitmeyecek. Para hırsı gözlerini kör etmiş ve yüreklerini nasır bağlatmış.
Ama hayatımda tavuk bile kesemeyen birisi olarak söylüyorum:
Ola da Murat Dağı’nda bir ağaç dalı kırarsanız karşınızda beni bulacaksınız. Benim gibi milyonlarca Murat Dağı sevdalısı canları bulacaksınız.
İsterseniz şimdide dava açabilirsiniz. Eğer oralara gelirseniz dünyayı başınıza yıkarız. Makinelerinizi yakar, Murat Dağı’nı size mezar ederiz.
Uşaklıların tabiriyle inşallah zang ölümlerine gidersiniz. O kazandığınız paralar boğazınıza takılır da nefes alamazsınız.
Milyonlarca canımızın oksijenini ve suynu keseceğinize inşallah siizn nefesiniz kesilir de insanlık hepinizden kurtulur.
Son kez söylüyorum:
“MURAT DAĞI SİT’TİR GİT MADENİNİ BAŞKA YERDE ARA…