Asayiş

14 yaşındaki çocuk konuşma bahanesiyle 3 kişi tarafından öldüresiye dövüldü

Ağrı’da 14 yaşındaki çocuk, 17 yaşındaki 3 kişi tarafından tenha bir yerde öldüresiye dövüldü. Yüzü tanınmayacak hale gelen çocuğun ailesi Mattia Ahmet Minguzzi olayına benzer bir olay yaşamak istemediklerini belirterek yardım beklediklerini ifade etti.

Abone Ol

Ağrı’da 14 yaşındaki çocuk, 17 yaşındaki 3 kişi tarafından tenha bir yerde öldüresiye dövüldü. Yüzü tanınmayacak hale gelen çocuğun ailesi Mattia Ahmet Minguzzi olayına benzer bir olay yaşamak istemediklerini belirterek yardım beklediklerini ifade etti.

İddiaya göre, Ağrı’da yaşayan 14 yaşındaki A.E., geçen cuma günü Y.A. adlı bir kişinin kendisini konuşmak için çağırması üzerine tenha bir yere gitti. Ancak Y.A., çocuğu konuşma bahanesiyle, önceden anlaşmış olduğu 17 yaşındaki 3 kişinin yanına götürdü. Burada A.E, söz konusu 3 kişi tarafından öldüresiye dövüldü. Saldırı sonucunda çocuğun yüzü tanınmayacak hale gelirken, geçici hafıza kaybı yaşadı.

"Birisi bıçağı çıkardı ve ’burada sana saplasam saplardım’ diyerek tehdit etti"

Yüzünün neredeyse tanınmayacak hale geldiğini ve olaydan sonra bile tehdit edildiğini söyleyen A.E, yaşananları şöyle anlattı:

"Geçen Ramazan ayında annemle Azerbaycan’a tatile gitmiştik. Orada kaliteli bir saat almıştık. D.B isimli şahıs saati benden kullanmak için istedi ve ben de verdim. Annem saatin benden olmadığını fark edince arkadaşıma ödünç verdiğimi söyledim. Annem de pahalı bir saat olduğu için mesaj atıp saatimi geri istememi söyledi. Bir süre sonra ben saati almak için yazdım. Bu kişi bana ve anneme mesajda küfür etti ve saati vermeyeceğini söyledi. Saati almak için evin önüne gittiğimizde küfürlü ve argolu konuşuyordu. ’Gidin en kral polisinizi çağırın’ gibi tehditler savurdu. Bunun üzerine polis çağrıldı ve saat bize teslim edildi. Polislerle aramızda bir yakınlık olduğu yönünde asılsız iddialarda bulundular ve bizi tehdit ettiler. Saati anneme verirken uygunsuz davranışlarda bulundu. ’Oğlunun üstüne toprak atacağım’ gibi tehditlerde bulundu. Annem de karşı tarafın tehdit ve küfürlü konuşmaları nedeniyle şikâyetçi oldu. Bu konuda dava açıldı ve davamız devam ediyordu. Bu ayın 3’ünde mahkemeye ifade vermeye gittik. Ben kimliğimi unuttuğum için ifade veremedim; karşı taraf ifade verdi. O tarihten sonra bizimle herhangi bir görüşme olmadı. Ta ki bu cuma gününe kadar. Cuma günü Y.A. adlı şahıs beni telefondan arayıp ’bir ormana doğru gel, konuşacağız’ diye davet etti. Tenha bir yere doğru yola çıktığımda ikinci bir telefon araması oldu; ’Şemsi Türkmen Lisesi’nin arkasındayım, beraber gidelim’ dedi. Gittiğimde D.B. ve diğerlerini gördüm. Bir süre konuşuldu; ben ayrılacağımı söyledim. D.B. ’gel, iki üç tur atalım’ diyerek ısrar etti. Mahkememizin olduğu ve bana bir şey yapılmayacağını düşünerek kabul ettim. Tenha yere ilerlerken ben ve bir arkadaşım bunun bize saldırı planı olduğunu anladık, fakat bizi tuttuğu için kaçamadık. Yolda ceketlerini çıkardılar ve aşağılayıcı ifadeler kullandılar. Tenha yere vardığımızda ‘teke tek’ konusu açıldı. Ben ‘teke teke gerek yok, mahkememiz hâlâ devam ediyor, burada kızlar da var’ dedim. Buna rağmen ellerini omzuma attılar; ardından eliyle bir yumruk vurup ayağıma çelme taktı. Yere düştüm. 3 kişi A.A., D.B. ve E.G. vücuduma tekme ve yumruklarla saldırdı. Kalktığımda ağrı hissediyordum, yürümekte zorlanıyordum. Sınıftan bir kız arkadaşım bana yardımcı oldu. O esnada Y.A. çantasının ön gözünden gri bir bıçak çıkardı ve bunu D.B’ye verdi. D.B. bıçağı beline taktı ve ‘burada sana saplasam saplardım, benden küçüksün diye saplamadım’ tarzı tehditler savurdu. Bizi, 15 Temmuz Parkı’nın girişinden sola çevirerek arkadaşlarına ait bazı yerlere yönlendirdiler. O sırada yüzüm kanıyordu. Yüzümü yıkadım ama kan durmadı. Sınıf arkadaşımla birlikte arkadaşımın büfesine uğradık, buz uygulaması yaptık; durumun ciddi olduğunu söyleyince annemin çalıştığı markete gittik. Annem beni görünce hemen hastaneye götürdü; darp raporu alıp şikâyetçi olmak istedik. Saldırgan hâlâ dışarıda ve arkadaşlarıma konum atıp ‘caddedeyim, gelin’ gibi tehdit mesajları gönderiyor; küfürlü, tehdit içerikli mesajlar atmaya devam ediyor"

"Saldırganlar hâlâ dışarıda, tehdit mesajları atıyor"

Anne Aysu B. ise oğlunu bu duruma getiren çocukların suç dosyalarının kabarık olduğunu ifade ederek, "Cuma günü saat yaklaşık 17.00 civarı iş yerindeydim. O sırada oğlum iş yerime geldi; yanında bir arkadaşı vardı. Oğlumun hâlini görünce ne yapacağımı şaşırdım, kimin yaptığını soracak durumda değildim. Hemen hastaneye gittik. Oğlum doğrudan tomografiye gönderildi; kan tahlilleri alındı. Yapılan tetkiklerde burnunda çok sayıda kırık olduğu ve iç kanama riski olabileceği ifade edildi. Bu nedenle tomografi ve kan gazı gibi ayrıntılı tetkikler yapıldı. O sırada yanımızda bulunan bir kişi, ‘teyzeciğim’ diyerek yanına geldi ve kısa süre önce kendisini arayan bir şahsın ‘abla, ben olmasaydım senin oğlunu öldüreceklerdi’ dediğini aktardı. Zaten daha önce de saati bırakırken bu şahıs bize ‘oğlunun üstüne toprak atacağım, sen bile bilmeyeceksin’ şeklinde tehditler savurmuştu; bu tehditler güvenlik kameralarının önünde de yapılmıştı. Adliyeden çıkarken bize yönelik alaycı ve tehdit edici söylemler duymuştuk; ‘size bir şey olursa sabahınız olmaz’ gibi ifadeler vardı. Ayrıca saldırgan ve yakın çevresi, oğlumun yakınlarına tehdit içerikli mesajlar gönderiyor, ‘caddedeyim, gelin’, ‘sizin çıkma yasağınız var’ gibi tahrik edici iletiler atıyorlar. Oğlumun durumu ciddi, burnundan nefes alamıyor ve ameliyatı ertesi gün yapılacak. Devlet hastanesinde ‘18 yaşından küçük olmadığı sürece bazı müdahaleler yapılamıyor’ gibi ifadelerle kısıtlamalarla da karşılaştık. Oğlumun okul hayatı ve günlük yaşamı tamamen durmuş durumda; ben de tek başıma hem çalışmak hem de çocuğuma bakmak zorunda olduğum için büyük bir yük altındayım. Saldırıyı gerçekleştirenlerin alkol/uyuşturucu kullandığına dair kanaatimiz var; kan tahlilleri ve diğer deliller incelenebilir. Bu saldırı önceden planlanmış ve organize edilmiş gibi görünmektedir; oğlumun ormana götürülmesi, bıçak tehdidi ve grup hâlinde saldırı bunu göstermektedir. Ayrıca saldırganların adli işlemden çekinmeksizin sosyal medyada ve çevrede alaycı paylaşımlar yapmaları, ceza soruşturmasından korkmadıklarını göstermektedir. Biz devletimize güveniyoruz fakat şu anda can güvenliğimiz tehlikede. Oğlumun ölümüne kadar beklenmesini asla istemiyorum zamanında ve etkili soruşturma, koruma tedbirleri ve adli süreçlerin titizlikle yürütülmesi talebindeyiz."