Uşak’ın delik taşı, araştırmacı ve belgeselci Alp Arslan Dur tarafından sosyal medya hesabından Uşak kamuoyu ile paylaşıldı.
Anadolu'da sıklıkla ziyaret edilen delikli taşlar, hayatın geçiş noktalarının bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilinen hastalıktan şifa bulmak, sürekli öksürmenin sona erdirilmesi isteği, yağmur duası, evlenme ve çocuk sahibi olma gibi sebepler bulunmaktadır.
İşte Anadolu’da böylesine önemli olan Deliktaşlardan birisini de araştırmacı ve belgeselci Alp Arslan Dur Uşak’ta buldu. Dur, Uşak’ın deliktaşı hakkında şu bilgileri verdi:
Delik Taş, yalnızca dikkat çekici bir kaya oluşumu değil; aynı zamanda bölgenin jeolojik geçmişine ışık tutan önemli bir doğal miras unsuru olarak öne çıkıyor.
Bugün bir kayanın içinde yer alan bu dairesel oyuk, yüz binlerce hatta milyonlarca yıl önce, o seviyeden akan bir derenin etkisiyle oluştu. Dönemin akarsuyu, taşıdığı taş ve çakıllarla kaya yüzeyinde dönerek aşındırma yapmış ve zamanla bu belirgin oyuk meydana gelmiştir.
Oluşumun bulunduğu kaya, gözlü gnays olarak adlandırılan metamorfik bir kaya türüdür. Dayanıklı yapısı sayesinde bu iz, uzun jeolojik zamanlar boyunca korunarak günümüze ulaşmıştır.
Bu özellikleriyle Delik Taş, özellikle coğrafya, jeoloji ve yer bilimleri öğrencileri için adeta açık hava dersliği niteliği taşımaktadır. Akarsu aşındırması, yatak değişimi, kaya türleri ve jeomorfolojik süreçler burada teoriden pratiğe, birebir saha gözlemiyle okunabilmektedir. Bu yönüyle alan, eğitim amaçlı saha çalışmaları için bulunmaz bir fırsat sunmaktadır.
Delik Taş, bilimsel değerinin yanı sıra yerel halk inanışlarında da özel bir yere sahiptir. Köy kültüründe bu taş, zamanla “şifa taşı” olarak anılmış; delikten geçen kişilerin ateşli boğmaca gibi rahatsızlıklardan korunacağına inanılmıştır. Bu inanış bilimsel bir tedavi yöntemi olmasa da, Köseler Köyü’nün kültürel belleğinin bir parçası olarak yaşamaya devam etmektedir.
Doğal oluşumu ve taşıdığı yerel anlamla Delik Taş, bilim ve kültürün birlikte okunabildiği önemli bir doğal miras unsuru olarak dikkat çekmektedir.
Bu bilgilendirmeye katkılarından dolayı Uşak Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selahattin Polat’a teşekkür ederiz.