Bugün Bolu Kartalkaya yangında 78 insanımız yaşamını yitirdi. Bırakın istifa etmeyi, otel sahipleri ve sorumlu müdürler dışında suçlu bulunan bile yok.
İşte bu onurlu hemşerimizin öyküsünü emekli öğretmenimiz Uşak tarihi araştırmacımız Sayın Halim Uçar araştırdı ve kaleme aldı.

Buyurun, Halim Hocamızdan Erdemli bir Uşaklının öyküsü:
Atatürk’ün Kayınpederi, Uşaklı Hemşerimiz, İzmir Belediye Başkanı Uşşakizade Muammer Bey’in İzmir’de Bir Sinemada Çıkan Yangından Dolayı, Kendisini Bu Konuda Sorumlu Kabul Edip, İzmir Belediye Başkanlığından İstifa Etmesi, Bu Örnek Davranışıyla Sorumluluk Sahiplerinin İstifa Etmeleri Konusu, Tarihi Belgeler!

Elimdeki tarihi belgeyi geçen gün müzayededen satın aldım. Osmanlıca yazılı bu belgede 19 Eylül 1924 Cuma günü İzmir Kokaryalı (bugünkü ismiyle Güzelyalı) semtindeki Merkez sinemasında çıkan yangında ölen kızı Kamuran hakkında duygularını dile getirmek isteyip, çoğu kez karalayıp, yeniden yazmaya çalışan, yazıyı devam ettiremeyen baba Mustafa Ragıp bey’in "Yanarak Mevlasına Kavuşan Kızım Kâmuran Hakkındaki…" yazılı belgeyi okudum. Tarihi kayıtlardan ve o günkü haber kaynaklarından bu yangını inceledim. 400 kişilik sinemada o gün kurtuluş savaşımızın en önemli zaferlerinden biri olan Dumlupınar zaferini işleyen bir film gösterilmiş. Seyircilerin çoğu kadın ve çocuklardan oluşmuş, film seyircilerin çok hoşuna gitmiş, 2 kez izlenmiş, seyirciler 3. Kez izlemek istemiş, film başlamış, ama film makarası çok kızdığından ateş almış, görevli telaşla film makarasını üst kattan aşağıya atmış, film makarası çıkış kapısının önüne kadar gitmiş, yangın artmış, seyirciler telaşla kapıya koşmuş, çıkan yangında 16 kişi (çocuk ve kadın) yanarak ölmüş. Ölen çocuklardan birisi de kızı için bu acıklı yazıyı yazmaya çalışan Mustafa Ragıp Bey isimli babanın Kamuran isimli kızıymış. Araştırmama göre bu yangında yanarak vefat eden kadınlardan birisi de İsmet İnönü’nün ağabeyi Tabip Binbaşı Ahmet Mithat (Temelli) Bey’in eşidir, o tarihte İsmet İnönü Başbakandır. İzmir halkı bu elim hadiseden çok üzüntü duymuş, üzüntü duyanların başında o tarihte İzmir belediye başkanı olan Uşşakizade Muammer Bey(1873-1951) gelir. İzmir’in önemli tüccarlarından (halı-incir vs. ticareti) Uşşakizade Muammer Bey Uşak’tan İzmir’e göç eden, ailesi önceden Helvacızadeler olarak anılırmış, sonradan Uşşakizade ismini almışlar, Muammer bey meşhur yazar Halit Ziya Uşaklıgil’in de akrabasıdır. Muammer bey İzmir’de 2 kez belediye başkanlığı yapmıştır, ilki 5 Temmuz 1909-1 Şubat 1910 arasıdır. İkinci belediye başkanlığı 13 Şubat 1924-8 Aralık 1924 tarihleri arasındadır. Uşşakizade Muammer Bey’e İzmir’in Yunan işgali yıllarında da belediye başkanlığı teklif edilir, Muammer bey bunu kabul etmemiştir. Muammer bey kısa süreli belediye başkanlıklarında İzmir için çok yararlı işler yapmıştır, çünkü o İzmir’i çok sevmektedir ve belediye başkanlığını da severek yapmaktadır. Bu elim sinema yangını ve bu yangında 16 çocuk ve kadının yanarak vefat etmesi herkesi olduğu gibi belediye başkanını da çok üzer, bu yangın dolayısıyla İzmir’deki bütün sinemalar yangın önlemlerini tam almaları için ikinci bir emre kadar kapatılır,
Bu yangın felaketinde direk bir kusuru olmasa da belediye başkanı Uşşakizade Muammer Bey sorumluluğu üzerine almış, tarihimizde her atanmış veya seçilmiş sorumlu kişilere örnek olarak İzmir belediye başkanlığından istifa etmiştir. Zaten benim bu yazıda üzerinde durduğum, sizlerle paylaşmak istediğim konu bu istifa işidir. İzmir belediye başkanı Uşşakizade Muammer bey Atatürk’ün eşi Latife hanım(1898-1975)’ın babasıdır, bu sebeple Atatürk’ün kayın pederidir. Latife hanım ile Atatürk’ün evliliği 29 Ocak 1923-5 Ağustos 1925 arasında sürmüştür. Hemşerimiz Uşşakizade Muammer Bey yangın dolayısıyla belediye başkanlığından istifa ederken bu istifa ile Uşşakizade ailesi, partisi CHP, damadı Atatürk veya devlet zarar görür diye mazeret üretmemiştir, çevresi ve tabi ki damadı Atatürk’te dur sen ne yapıyorsun, biz işi hallederiz, işi büyütmeyiz, kapatırız vs. dememişler, onun kararını desteklemişlerdir. Sorumluluğu üstlenip, görevinden istifa etme eylemi uygar toplumların bir davranışıdır. Bugüne gelecek olursak önlemsiz maden işletmelerinde, orman yangınlarında, tren kazalarında, iş yerlerinde, depremlerde, kullanma ömrü çoktan bitmiş uçak kazalarında vs. yüzlerce, toplam binlerce insanımız yanıyor, ölüyor, ama zincirleme baştan aşağı kimse istifa etmiyor, Allah rahmet etsin denilip, işin üstü örtülmek isteniyor, tabi ki ateş düştüğü yeri yakıyor, yitirilen canların aileleri acılarıyla baş başa kalıyor. Çünkü ilk örneğini İzmir belediye başkanı Uşşakizade Muammer Bey’de gördüğümüz, bütün uygar toplumlarda olması gereken sorumluluğu üslenme, bunun gereği görevini başkasına devredip, istifa etme erdemini bu toplum çoktan unuttu.
Görevi bırakınca o görevi layıkıyla yapacak nice insan vardır, ben olmazsam görev, ülke sahipsiz kalır kandırmacası da ayrı bir aldatmadır, bugünküler hep bu kendi ürettikleri mazeretlere sığınıyorlar. Bu yazı dolayısıyla sorumlu kişilerin ihmallerinden dolayı nice canlarımızı toprağa verdiğimiz bugünlerde, en baştan-en alta kadar bütün sorumluların görevlerinden istifa etmesini bekliyoruz, unutmasınlar bu görevleri layıkıyla yerine getirecek nice vatan evladı vardır. Allah bu milleti ve tüm insanlığı bütün afetlerden, kazalardan korusun, sorumlu yöneticilerimizi de Uşşakizade Muammer Bey gibi vicdan sahibi yapsın, Atatürk gibi devlet adamları nasip etsin. Bu vesileyle 19 Eylül 1924 Cuma günü İzmir’de yangında vefat eden 16 vatandaşımıza, bunlardan Mustafa Ragıp Bey’in kızı Kamuran’a, o günden bugün uçak kazasında vefat eden 20 asker şehidimize, 1 pilot şehidimize ve tüm kazazedelere, afetlerde vefat eden bütün vatandaşlarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. Ayrıca yazı konusu Uşaklı hemşerimiz Uşşakizade Muammer Bey’e, kızı Latife hanıma, damadı ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bütün kahramanlarımıza saygı ve rahmetle anıyorum, ruhları şâd olsun.
(Not: 19 Eylül 1924 İzmir sinema yangını konusunda çok detaylı bilgiler var, ben konunun uzamaması için detaylara girmedim)




