İşte Abdurrahman Hocamızın Akarca köyü izlenimleri:
Uşak'a 17 km'dir. Sivaslı ilçesine 25 km.dir. Sivaslı ilçesine bağlı bir köyümüzdür.
Doğusunda; Erice Köyü,
Kuzeydoğusunda; Karaboyalık.
Güneyi'nde, Salmanlar, Samatlar köyleri.
Güney Batısında; Yeni Erice Köyü,
Güney Batısı'nda Hacim Köyü.
Kuzeyi'nde; Kırka ve kabaklar köyleri
Batısında; Koyun Beyli sınırları ile çevrilidir.
Adını neden ve nereden almıştır? Akarca diye bir yörük cemaatinden almıştır. Bugünkü Anamur ilçesi ile, Selendi (Gazipaşa) ilçeleri arasındaki kesimlerde kuytu vadilerde kışlarlardı. Baharın başlaması ile beraber kuzeydeki yaylalara çıkarlardı. (Karamana bağlı; Sarı Veliler ilçesi ile, Konya'ya bağlı Taşkent ilçeleri arasındaki yaylalara çıkarlardı.
Gazipaşa (Selendi’den) çıkan yörük kafileleri, Mulumu (Günümüzde-Muz Vadi) köyünün güney kenarındaki yük sek kayalık tepenin üstündeki Kayaların arasındaki dar boğaz' dan geçerek, aşağıdaki üç tane (geçmişte dört tane) un değirmenlerine ulaşırlardı. Değirmenler günümüzde köyün için de olup, artık atıl durumdadırlar.
Buradaki değirmenlerden, yörük kafileleri un ihtiyaçlarını giderirlerdi. Diğer zaruri ihtiyaçlarını da gidererek İki kola ayrılırlardı. Birkol Mulumu Köprüsü'nden geçerek, Foriske (Göktepe)'ye giden yola çıkarak, Gök tepe'ye girmeden arkasından (Tarihi alanlara yakın) Kızılca Kışlak köyünden (Günümüzde Ortaköy) Ermenek yoluna çıkarlardı. Güney yurt'a varmadan, kuzey'e dönen yoldan devam ederek, Baş yaylaya, Barçın yaylasına, Balkusana ulaşırlardı.
Diğer kol, köyün batısından, Akarsuyun kenarından Kuzey'e doğru akarsuyun çıktığı kaynağına doğru ilerlerlerdi. Sarı velilerin batısı ve kuzeyindeki; Barçın, Fesleğen, Turanşah dağına gidenlerin olduğunu bilenler söylemişlerdir.
En çok, Akarcalılar, Sivaslı yörükleri ile birlikte çıkarlardı. Günümüzde bu yaylalara çıkan yörükler vardır. Ancak eski durum yoktur. Kuraklıktan yaylalar da otlar azdır. Eskisi gibi yaylalara kar yağmamaktadır.
Sayın Hocam Alsav Tarih ve Kültür dergisi yazarı Mustafa ERTAŞ, Bizlerden önce bu konuları araştırarak çok olumlu kültürel işler yapmıştır. Yukarıda adından bahsettiğimiz, Akarca ve Sivaslı yörüklerini araştırarak, dergide göç yollarının şemasını çıkararak hangi yollardan hangi yaylalara çıktıklarını semalarla göstererek bizleri aydınlatmıştır. Gelecek kuşaklar için çok önemli çalışmalardır Ertaş Hocam emekli olduktan sonra köşesine çekilmemiştir. Kendisi doğup, büyüdüğü, halen Ata yadigârı toprak damlı evlerine sahip çıkarak, Sarı Velileri aidiyet duygusu ile ziyaret ederek, kalmaktadır. Eş, dost, yaren, akrabaları ile buluşarak, Nostalji tazelemektedir. En büyük kültürel hizmeti de, Taş elinden yetişmiş büyük Ozan Karaca oğlanın mezarının sarı Velilerde olduğunu, Tarihi büyük mezarlığın sınırlarında duvarlarla çevrili, küçük bir mezarlıkta olduğunu, mezar taşını bularak yapmış tır. Deyişlerini, şiirlerini Sarı Veliler ve çevresinden yaşlı kadın, erkek, yakımcılardan toplamıştır. Ertaş Hocam yörüklerin yaşayışlarını ve kültürlerini araştırmasaydı, önümüze açılan bu ışıktan yararlanamayıp eksik bilgiler sunacaktım.
Mustafa ERTAŞ Hocam 1930 Doğumlu olup, ilerleyen yaşı na rağmen yorulmadan, bıkmadan, araştırmalara, yazmaya devam etmektedir. Ara sıra arayıp, hâl, hatır sorup, istişare ediyoruz.
NOT: ALSAV Dergisinde, ara sıra bende yazıyordum. Kadrolar yaşlandılar. Yerlerini genç, dinamik yeni yazarlar dolduramadılar. Dergi faaliyetlerini sürdüremiyor.
TARİHTE AKARCA MEZRE'ASI
II. Bayezıt devri: Mezre’ai Akarca tabi-i Uşak. Tımar-1 Ahver veled-i Hamza ve Ali birader-i ö - "müşterek ve nevbet" "Hali yer hariçten eker"
Uşak'a bağlı Akarca mezrası, Hamza Oğlu Ahverin Timar'ı ve onun biraderi Ali müşterek (ortak) ve nöbetleşerek dışarıdan ekerler.
1520 Senesi: “Mezre' a-i Akarca tabi-i Uşak. Tımarı Ahmet- Hâli ani'r reâya haricden ekerler."
Uşak'a bağlı Akarca mezrası, Hali Ahmet'in Tımarıdır. Reaya (Köylüler-Halk) dışarıdan ekerler.
1570 Senesi: Mezre'a-i Akarca tabi-i Uşak. Tımar-ı Eymirze - Uşak'a bağlı Akarca Mezrası. Eymirze Tımarıdırıdır.
1570 Senesi zeminler: Karaman resm 15, Mahmut resm 10, Hacı resm 15, Bedir resm 8, Kasım resm 1, Nasuh resm 5, Bahadır resm 25, Şaban resm 25, ürküd resm 16, Selim resm 12, Cambaz resm 5, Güvendik resm 11, Armağan ve Eyüp resm 15, Seferşah resm12, Alim resm 12, Süleyman resm 22, Hacı Ali resm 15, Turdıhan ve musa resm 10, Hacı İbrahim resm 15, Yardım resm 15.
Resim: 20
Kaynak: 15.16.YY. Arşiv kaynaklarına göre, Uşak Kazası'nın sosyal ve Ekonomik tarihi. Dr. Mehtap ÖZDEĞER
NOTLAR: 1570 Senesi: Eymirze ismine rastlıyoruz. Eymir bir boy adıdır. Zeminlerde: Karaman adına rastlıyoruz. Karaman büyük bir beylik adıdır.
Seferşah: ismine rastlıyoruz. Şahlık Fors (İran) topluluklarına has bir unvandır. I. Bayezıt devrinde, Kılcan Köyü: Tımarı Fazullah veled-i Sefer şah (Oğlu) elhatiptir. İran Türklerinden.
İLK YERLEŞİM YERİ
Akarca mezre’asının kuruluş yeri köyün Kuzeyi'nde - Dede çamı denen mevkidedir. Burada dede mezarı vardır. Birde ayrıca mezarlık vardı. Mezar taşları arap alfabesi ile yazılmışlardır.
Hacı Arif diye birisi M. Ali ÖZDEMİR'E "Burası yörük mezarlarıdır. Menemenden, Turgutlu tarafından, yaylalara çıkan Akkeçili yörüklerinin mezarlarıdır diye söylemiştir. Bu mezarlar defineciler tarafından tahrip edilmişlerdir.
M.Ali ÖZDEMİR: 1940'lı yıllarda Muhtar Nizam İbrahim dedemdi. O yıllarda bizim köyün çevreleri ne çok yörükler geliyorlardı. Yörüğün birisinin, Devesinin ayağı kırıldığı için dedeme bırakıp, gitmiştir. İyileşme şansı olmayan deve kesilmiştir. Eti köylülere dağıtılmıştır. Devenin sahibi olan yörükler Menemenli olduklarını söylemişlerdir.
BU GÜNKÜ AKARCA KÖYÜNÜN KURULUŞUNA DOĞRU.
Günümüzdeki Akarca köyünün, bugünkü yerine tahmini olarak, bin sekiz yüzlü yılların başlarında yerleşim başlamıştır. Bu çevrelerde dam şeklinde, dağınık halde yerleşim birimleri vardır.
Köy'ün kuruluşuna atılan adımlar; Farklı boydan, Farklı soydan olan bu aileleri, bir arada tutmak, kaynaştırmak, için girişilmiş çabalardır.
Çünkü, her tarafta yarı göçebe, yarı yerleşik yaşayan bu insanlar, eşkiya baskılarından usanmışlardır. Bu insanlar kazançlarını koyacak bir yer bulamıyorlardı. Ya oturdukları damın temeline, ya da bir azadın yanına gömerek, muhafaza ettiklerini sanıyorlardı. Eşkiyaların kılavuzları vardı. Kim ve kimlerin neyine kadar paraya, altına sattıklarını biliyorlardı. Gidip, eşkiya başına bildiriyorlardı. Ağalık yapan eşkiya başı adamlarını gönderiyordu. Evleri, damları basılıp sorguya alınıyorlardı. "Sen söyle bakalım; şu kadar davar sattın şu kadar peynir sattın - Bu kadar palamut sattın. Bu paraları nereye koydun? Getir bakalım diyorlardı.
Alın teri ile biriktirdikleri kazançlarını kuzu, kuzu teslim ederlerse canlarını kurtarıyorlardı. Aksine olursa, canlarından mallarından oluyorlardı. Evleri, damları yakılıp, yıkılıyordu. Ne yapsın bu zavallı korumasız insanlar, devamlı yer değiştiriyorlardı.
“Mezre'alarda yaşamanın kaderi budur. Boğulacaksan denizde boğul” diyorlardı. Bir araya gelip, bir köy'de toplanmak istiyorlardı.
OLAN OLMUŞTUR BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA DÜŞMÜŞTÜR
Günümüzdeki Akarca köyünün Güney Batısı’nda tahmini olarak, bir kilometre kadar mesafede ören yerleri vardır. Yanık denen yer, bugün Osmanlar olarak bilinenlerin oturdukları yerleşim yeridir. Bilinmeyen sebeplerden, yakılmıştır. Bu olay'dan sonra Osmanlar, yeni kurulma aşamasındaki bugünkü köyün olduğu yere gelip, yerleşmişlerdir.
Araştırmacı yazar: Abdurrahman KARADAG NOT: Osmanlar denen Aile'nin Bursa’dan geldikleri rivayet edilmektedir. Kaynak: M, Ali Özdemir
M.Ali ÖZDEMİR: Gıcırların dedesi Mehmet Alidir. Çomuk dede denirdi. I. Dünya Savaşı’nda Arapistanda altı yıl esarette kalmıştır. Nizam oğlu İbrahim oğludur. Musababam torunudur.
Yunanlılar köyümüzün ahalisine çok eza, cefa çektirmişlerdir. Dedem Nizam dik durduğu için asarak işkence yapmışlardır. Altı ayda iyileşmiştir.
Anlatan: M. Ali ÖZDEMİR: Nizam oğlunun torunu 1938 D. Nizam İbrahim’in oğlu, Musa'nın D.T. 1903-Ö.T.: 1964 Gıcırlardan bilinen eski yaşlılar; Seyrek Dayı, Ahmet Dayı, Şaban Dayı.
GEÇİM KAYNAKLARI
Başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Sulak ve verimli arazileri çok azdır. Kuru tarım yapılabilir. Hayvancılıkta davar sürüleri vardır. Büyükbaş hayvanları koşum için öküz çifti kullanılıyordu. Çift öküz ve katır koşularak sürülüyordu.
Her ailenin imkânı varsa; Bağı, bostanı mutlaka oluyordu. Süte, yoğurta para vermiyorlardı. Her evin bir ineği mutlaka oluyordu. Her yıl bir buzağısı oluyordu. Öküz çiftlerini bu erkek buzağılardan, dişi buzağılardan da düve ve inek olarak büyütüyorlardı.
Haşhaş üretimi mutlaka oluyordu. Haşhaştan yağ ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Ezmesinden de, peksimet, katmer ve kıvrım yapıyorlardı. Hiç pazarlara ihtiyaç duymaya çok kadar üretim yapıyorlardı. Ocaklarında; Köyün çevresinde çok yetişen meşe ve palamut ağaçlarından, pıynar ağaçlarından temin ettikleri odunlarla, kışın sobalarını yakıyorlardı. Kısaca; Akarca köyü kendi imkânları ile ürettikleri ürünlerle yetiniyorlardı. Kendi yağı ile az çok kavrulan bir köyümüz idi.
Kaynak: M.Ali ÖZDEMİR
KURULAN YENİ AKARCA KÖYÜNE İLK YERLEŞENLER
LAKAPLAR SOYADLARI
Ali Beyler: Yanık,’tan gelmişlerdir Aras
Uzunlar: Yörük olarak gelmişlerdir Uzun
Osmanlar: Bursa’dan gelmişlerdir Ceylan
Gıcıroğlu: Gediz’den gelmişlerdir Özdemir-Öztürk
(Gırbaşoğlu)
Not: Kıcıroğlu – Kırbaşoğlu: Kılcan Yörüklerinin asli unsurlarındandır. Selçuklu Sultanı Alaedtin Keykubat’ın 1225 yılında, Uşak ve Simav’ı fethettiğinde, Teke ili ve Anamas yaylasından getirdiği Kırbaş Yörüklerini Kütahya çevrelerine yerleştirmiştir. (Kırgız – Kıpçok Türklerindendirler)
Akarca köyüne; Gediz’den gelmişlerdir. Soy kütüklerinde Kıcıroğlu – Kırbaşoğlu diye yazar. Uşak Merkez’de Banaz Kızılcasöğüt Kasabası, Mrkz Kılcan köyünde vardırlar.
Kaynak kişi: Araştırmacı yazar: Abdurrahman KARADAĞ
ARAŞTIRMACI YAZAR MUSTAF CABBAR ANLATMIŞTIR
Bugünkü Akarca köyünün kurulu yerinde 1 km kadar Kuzey’indeki tepede, eski yerleşim yerinin olduğu babaannem Hacı Raziye, babası Kadir’den öğrenmiştir. Babaannemin annesi de 150 yıl önce Akarcalı yağcı Karabekir’in kızıdır. Bunların soyundan gelenlere Karahasanlar derler.
K.K: Mustaa Cabbar: 1952 D. Samatlar köyünden
Not: Hacı Raziye zamanın otacı (halk hekimi) sıdır. Şöyle anlatırdı. Rumi 1210 (214 Rumi 24 Ağustos 1430) 220 yıl önce ve bugünkü yere yerleşmişlerdir. Bana anlatışı 2014 Mayıs ve 2016 Eylül.
AKARCA KÖYÜNDE YERLEŞİK KÖKLÜ AİLELER
Salihler (Soyadı Akarca): Akarca Yörüklerinden. Simav ‘ŞEN’ köyde, Keyvanoğlu, Mrkz Karaağaç köyünde, Uşak’ta
Kadirler (Soyadı Gültekin): Saraç Yörüklerinden. Aydın ilinden Uşak yaylalarına çıkıyorlardı. A. Osman Gültekin gil Em. Müfeettiş.
Gökaliler ( Okyalar – Gılizler / Soyadı Aydın) Gediz’in Gökler köyünden gelmişlerdir.
Başcalar (Soyadı Akbay): Şoför Kadirler
Yabaayaklar (Soyadı Türkmen): Fahrettin Türkmengil
Bekirler (Soyadı Çetin)
Kosenler (Soyadı Tufan): Ali Tufan’gil
Araplar (Soyadı Erdoğan): Şerafettin ve İbrahim
Uşak Köy Hizm – İl Müdürlüğünde çalıştılar. Emekli oldular. İbrahim AD- 18 Greyder operatörüydü. Büyüğü Şerafettin (Hafız), arazi personeliydi. A. Karadağ
Tomalar: Susuzören köyünün Doğu’sunda, Tarihi Saracık köyünün ören yeri vardır. Oradan köylere dağılmışlardır. Ünal – Ercan
Aydınlılar: (Soyadı Aydınlı): Peynirciler
Süllüler (Soyadı Gündüz): Yörük olarak gelmişlerdir
Berberler (Soyadı Saraç): Dedeleri Bekir – Mustafa (Hürriyet), Nuri, Hasan, üçoğlan, üç kız, esas lakapları ‘BOZ’dur.
Saraçlar (Soyadı Saraç): İsmail Saraç gil yörük olarak gelmişlerdir.
Cicili (Soyadı Tekin)
Böcele (Soyadı Akçay)
Karabacaklar
Kafıllar (Soyadları Kahraman)
ÇEŞMELERİ, KUYULARI, ODALARI, YOLLARI
ÇEŞMELERİ:
Köy'ün içinde
Koca çeşme (Köy çeşmesi): Tarihi Taşlarla yapılmıştır.
Çeceli çeşme: Camii'nin arkasında. Tarihi devşirme taşlar ile yapılmıştır.
Köy'ün batı kenarında, Sivaslıdan gelen asfalt yolun kenarında, yol genişletilirken, hafriyat çalışmalarında çeşme zarar görmüştür. Çeşme toprak altında kalmıştır.
Dere çeşmesi: Köyün güneyinde derededir Halen akmaktadır-(Halila’nın çeşmesi)
Nizam çeşmesi: Bölük korusunda (Doğusunda)
Nizam Çeşmesi: Erikli korudu.
Aşılık çeşmesi: Koyunbey köyüne giderken. Sol tarafta kalır.
KUYULARI:
Deru kuyusu, Uzunların kuyusu, Ali Beylerin Kuyusu, Karabacakların kuyusu, Etema’nın kuyusu, Okyaların kuyusu, Nebilerin kuyusu, Karacaören’de Uzunların kuyusu, çam altı mıntıkasında Adem’in kuyusu.
YOLLAR :
Akarca’nın güneyinden, Salmanların Kuzeyi’nden geçen yol tarihi pazar yoludur.
ODALARI:
Tomaların odası (Ünal), Böcelerin odası (Akçay), Gıcırların odası (Özdemir), Uzunların odası (Uzun), Ali Beylerin odası ( Aras), Ezilerin odası (Atak), Türkmenlerin odası (Türkmen), Başcaların odası ( Akbay), Kosenler odası (Tufan), Filiklerin odası (Berber)
AKARCA KÖYÜNDE MUHTARLIK YAPANLAR
Yunan işgalinde İbrahim Nizam – Kıcırlardan. İşgalcilerden dik durduğu için işkence görmüştür.
1946’dan Sonra;
Mustafa Zeybek: 1946 – 49 arası. Kütahya Azot Sanayii’den emekli olmuştur. Oğlanları: Zeki Mak. Mük. İdi. Taner, Mustafa Zeybek Deli Ayan olarak bilinirdi. Herkese evinin önünü süpürttürürdü.
İbrahim Saraç: 1949
Ömer Aytekin: Nebilerden
Ali Osman Ünal: Bir devre 1965 Tomalardan
Muzaffer Avcı: Salilerden
Abdurrahman Yalçın:
Nafiz Aydın
Ali Osman Ünal
Mehmet Zeybek
Ali Osman Kural:Kazımlardan
Erdoğan Kural: Ali Osman’ın oğlu
K.K.: M. Ali Özdemir 1938 doğumlu. Nizam oğlunun torunu
Nizam İbrahim’in oğlu Musa’nın. D.T.: 1903 – ÖT.: 1964
Araştırmacı: Abdurrahman Karadağ
AKARCA KÖYÜ’NÜN TARİHİ ÖREN YERLERİ
Dede Mezarları: Akarca’nın Kuzeyi’nde çamlığın tam ortasında dede mezarı vardır. Geçmişte burada kurban kesilir, yağmur duasına çıkılırdı.
1. Dede Çamı
2. Tavşan Tepesi
3. Belce Tepesi
4. Batısında, aşılık mevkiinde küp şeklinde mezarlar, doğusundaki Karacaören yıkında bina kalıntıları, Ebe çeşmesi mevkiinde, eski mezar kalıntıları. Sarı dede mezarı mera gözü mıntıkasındadır.
Ayrıca Hacım köyü yolunda, dürbüz çeşmesi ve arap mezarları yeri vardır. (Görüntüleri alındı) Bu mıntıka tahribata uğramıştır.
Rehber kişiler: M.Ali Özdemir 1938 Doğumlu Ö.T.: 28.02.2022
Yusuf Özdemir: 1956 doğumlu
Eski Camii’nin içinde iki tane mezar vardır. Hacim köyüne giderken; Arabın kuyuları deniz. Sağ tarafta. Tarihi kuyular, obruklar vardır. Hacim’den Samatlara giderken, sağ tarafta Kökez Suyu vardır. Arap dede mezarlığı vardır.
El dokumacılığı: Geçmişte halı, kilim, çul, zili, geçmişte dokunuyordu. Günümüzde artık unutulmaya yüz tutmuştur.
Ata sporları:
Cirit: Bulkaz dağı ve çevresindeki köylerde hep ata binen, atlı sporları atalardan kalma bir gelenek olarak düğünlerde, bayramlarda mutlaka cirit müsabakaları yapılmaktadır.
Günümüzde köylere ya hiç yapılmamakta ya da nadiren yapılmaktadır.
Şehitler ve Gaziler:
Süleyman Özdemir’in babası Mehmet Ali 1914’te Sarıkamış faciasında, Allahu ekber dağlarında donarak ölmüştür. Oğlu İbrahim Nizam yunan işgali günlerinde, Akarca köyünde muhtardır. Oğlu Musa Özdemir, Torunu M. Ali Özdemir’in babasıdır. M. Ali Özdemir 1938 doğumlu. Yemen savaşlarında 1914’te üç kişi esir düşmüştür.
1. Musa (Özdemir): lakapları Musalar. (Kıcırlardan)
2. Mustafa (Atak): Halil Atak’ın dedesi. Lakapları: Dayılar
3. M.Ali Berber: Filikler Soyadları: Berber
4. Ak Mehmet: Türkmenlerden Soyadları: Türkmen
UŞAK İLİNİN 1985 YILINDA İDARİ TAKSİMATI
Sivaslı ilçesi :
İdari Birim: Akarca
Nüfusu: 232
Aktarma: Cumhuriyet’in ilk yıllarında Uşak
Yrd. Doç. Dr. Sadiye Tutsak
CUMHURİYET DÖNEMİNDE AKARCA
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Uşak Kazası’nın idari taksimatında, Merkeze bağlı köyler listesinde Akarca köyü ilk sıradadır.
Sayım yıllarına göre;
1955: 457
1960: 547
1965: 521
1970: 417
1975: 377
1980: 274
1985: 232
1990: 191
1997: 136
ADNKS – 2013
Akarca: Toplam: 112, Er:61, K.:51
EĞİTİM
Latin harfleri ile ilk eğitim 1940 yılından itibaren Süleyman Özdemir’in öncülüğünde başlamıştır. Dokuz oğlan çocuğu kayır edilmiştir. Eğitmen Hüseyin Berber idi.
İlkokul binası 1943’te yapılmıştır. Eğitmen Uzunlar’dan Akif Uzundu.
İlk öğretmen Simav’ın Kalkan köyünden Hüseyin Tuğcu’dur.
1966-67 yılında okuma yazma bilenleri sayısı:
Toplam: 521, Er. 242, K.:275 Okuma yazma bilenlerin sayısı: 121, Kaynak: Uşak Valiliği 1967 il yıllığı
Muhtar: A. Osman Ünal
MODERNLEŞME
Elektrik: 1980-81
Terkos: 1991
Otomatik Telefon: 1994
YUNAN İŞGALİNDE AKARCA KÖYÜ
Yunanistan işgal kuvvetleri Uşak’ın işgal ettiklerinde, bir çok köylerde olduğu gibi Akarca köyünde de karakol kurmuşlardır. Ahaliye eza, cefa ediyorlardı. Evleri dolaşarak, köylünün ahırındaki semiz hayvanları alıp, götürüyorlardı. İşgalcilere kılavuzluk yapan yananlısı Türk çetecilerde vardı. Musalardan Nizam muhtardır. İşgalcilere karşı dik durduğu için asarak işkence yapmışlardır. Altı ayda iyileşmiştir.
Kuvvay’ı Milliye taraflısı olanlar; gönüllerden, birincilikle bir komite oluşturup, Kuvvay’ı Milliye’ye erzah ve cephane ihmali yapıyorlardı. Kalfalı Molla Ömer oğlu Nuri Şeker, ikincilikle Kılcan köyünün Ağalarından Dedeoğlu Halil Efendi, olmak üzere üç kişilerdir. Çivrile bağlı Bulkaz köyünde gizlice cephane kaçırmışlardır. Dönüşte rastlayanlar sıkı sıkı uyarmışlardır. “Dikkat edin; Akarca’da yunan yanlısı çeteciler var…!” diye. Akarca köyüne yaklaştıklarında, Molla Ömer oğlu atlara şak şak diye kırbaç vurmuştur. Atlar şaha kalkarak, uçarcasına koşarak, arabayı çekmektedirler. İki tane çete gözcüsü yoldan gelip geçenleri gözetlerken; Molla Ömer Oğlu Nuri’nin kullandığı at arabasına şüphe ederek, hızlıca takibe almışlardır. Yunan yanlısı çetenin birisi hışım gibi yaklaşmaktadır. Kılcanlı Halil Ağa ile Berber Oğlu Ali Ağa seslenerek; Nuri atlara kırbacı daha kuvvetli vur. Çeteciler yaklaştı çok kötü olacak diye seslenmişlerdir. Molla Ömer Oğlu Nuri Atlara çok kuvvetli ikişer kırbaç daha vurduktan sonra; sakin olun arabanın içine boylu boyunca yatın demiştir.
Çetecilerden birisi arabaya yetişmiştir. Nuri efendi gayet sakin bir şekilde oturduğu minderin altındaki silahını alarak tek atışla alnından vurmuştur. İkinci çeteci hayli yoklaşmıştır. Molla Ömer Oğlu Nuri Bey silahına davranan ikinciye ters yamanıp, bir anda ona ateş etmiştir. İş birlikçi çete zar zor kaçabilmiştir. Arkadan gelen üçünü kaçmıştır.
Çanlı köprüyü geçip, kalfa köyüne ulaştıklarında, şafak söküyordu.
NOTLAR:
NOT 1: Yunan yanlısı çetecilerin, Akarcalı olup olmadığı bilinmemektedir. Yunana çalışanlardandır. Olsa bile üç dört aile zor çıkar.
NOT 2: Kaynak: Olayın içindeki kişilerdir. Berber olu Ali Ağa babaannemin babası (dedem)dir. Molla Ömer Oğlu Nuri’nin en güvendiği, silah kullanmasını öğrendiği kişidir. Şeker fabrikası kurulmadan tarla komşusudurlar. Şeker fabrikasının kuruluşu içim üye kaydına Kılcan köyüne giden Nuri Beye ilk desteği verendir. Öbürkü, Dedeoğlu Halil Kılcan köyünün arazilerinin çoğunluğu onundu. Uşak Havaalanının yapılışında Havaalanına çoğunluğu gitmiştir. Tek kız evladı vardı. Oğul evladı olmadığı için arazileri güme gitmiştir.