Açıklamada, kullanılan suyun yıl bazında Uşak’ın tükettiği suyun onda birini tükettiği belirtilerek, TÜPRAG Madenciliğin su tüketimiyle ilgili yayımlanan bilgiler; “Bilimsel açıdan temelsiz ve kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan kasıtlı bir söylem” değerlendirmesinde bulunuldu.

“UŞAK HALKI YANLIŞ YÖNLENDİRİLİYOR”

TÜPRAG Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş. imzasıyla yapılan yazılı açıklamada; “Son günlerde bazı basın organlarında yer alan “Kışladağ Altın Madeni, Uşak halkının suyunu tüketiyor” yönündeki haberler, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, kamuoyunu yanlış yönlendiren iddialardan ibarettir. Gerçek resim, verilerle ortaya konulduğunda çok daha farklıdır.

2024 yılında Kışladağ Altın Madeni için Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından tahsis edilen yıllık yer altı suyu miktarının yalnızca yüzde 47’si kullanılmış, yani tahsis edilen suyun yarısına bile ihtiyaç duyulmamıştır. 2023 yılında ise bu oran yüzde 40’ın dahi altında gerçekleşmiştir. Nitekim, geriye dönük yıllara bakıldığında, işletmenin su tüketimi hiçbir zaman limit değerlerin yarısına dahi ulaşmamıştır. Kışladağ Altın Madeni’nin fiilî su tüketimi, Uşak ilinin yıllık su tüketiminin onda biri kadardır” denildi.

Vali̇ Aktaş Altin Madeni̇nde 1

“SUYU KÜÇÜKLER BARAJINDAN DEĞİL ULUBEY İLÇESİNDEN TEMİN EDİYORUZ”

Açıklama, şu ifadelerle devam etti: “Bununla birlikte, faaliyetlerimiz kapsamında tarafımıza tahsis edilen su kaynağı Ulubey akiferidir. Bu akiferin toplam kapasitesinin yalnızca %0,73’lük kısmı Kışladağ Altın Madeni tarafından kullanılmaktadır. Tartışmalara konu edilen ve su kesintilerinin ana kaynağı olarak gösterilen Küçükler Barajı ise, işletmemize tahsis edilen akiferden kilometrelerce uzakta, madenin yaklaşık 53 km kuzeydoğusunda ve akış yukarısında, yani daha yüksek kotta bulunan, yüzey sularını toplayan bir barajdır. Daha yüksek rakımdaki yüzey sularıyla beslenen bir barajın, yer altı suyu kullanımına dayalı madencilik faaliyetleri nedeniyle kapasite kaybı yaşadığına dair iddialar hem anlamsızdır hem de teknik olarak geçersizdir; zira barajın beslenme havzası ile akifer sistemimiz arasında herhangi bir hidrolik bağlantı bulunmamaktadır. Bu nedenle, Kışladağ Altın Madeni’nin faaliyetleriyle Küçükler Barajı’ndaki su seviyesi veya kesintiler arasında ilişki kurulmaya çalışılması, bilimsel açıdan temelsiz ve kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan kasıtlı bir söylemdir.”

Vali̇ Aktaş Altin Madeni̇nde 2

“YAĞMUR SUYU VE GERİ DÖNÜŞÜM ÜNİTESİ KULLANIYORUZ”

Üstelik maden sahasında kapalı devre su yönetimi ve “sıfır deşarj” ilkesi titizlikle uygulanmaktadır. Bu sistemde, üretim süreçlerinde kullanılan tüm sular, özel olarak tasarlanmış toplama havuzlarında biriktirilerek sürekli devridaim ettirilmekte, asla kontrolsüz biçimde doğal alıcı ortamlara deşarj edilmemektedir. Yağmur suyu toplama havuzları ve ileri teknolojiye sahip endüstriyel atıksu arıtma tesisi sayesinde, hem yüzey akışı ile toplanan yağış suları hem de proses suları arıtma sürecinden geçirilerek yeniden kullanılmaktadır. Sadece 2024 yılında, bu entegre sistem ile 172.880 m³ su geri kazanılmış ve doğrudan üretim proseslerinde değerlendirilmiştir. Böylece maden işletmesi, kendisine tahsis edilen yer altı suyu miktarını minimum düzeyde tutarak hidrojeolojik sürdürülebilirliği sağlamış, aynı zamanda su kaynakları üzerindeki potansiyel baskıyı da önemli ölçüde azaltmıştır.

“SUSUZLUĞUN NEDENİ MADENCİLİK SEKTÖRÜ DEĞİLDİR”

Uşak’ın suyunu altın madeni içiyor
Uşak’ın suyunu altın madeni içiyor
İçeriği Görüntüle

Kısacası, TÜPRAG’ın su kullanımı ne tahsis sınırlarını zorlamakta ne de Uşak halkının kaynaklarını tüketmektedir. Bilimsel raporlar, DSİ verileri ve uluslararası çalışmalar, madenciliğin ne Uşak’ta ne de Türkiye genelinde suya erişim sorunlarının temel nedeni olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Buna rağmen madencilik, kimi çevrelerde sistematik biçimde su krizinin baş aktörü gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysa asıl tabloyu görmek için yapılması gereken, söylentilere değil resmî verilerle desteklenen bilimsel gerçeklere kulak vermektir.

Kamuoyunu yanlış yönlendiren, manipülatif ve mesnetsiz söylemlerin parçası olmak yerine, şeffaf biçimde ortaya konan verilere dayalı sağlıklı bir tartışma yürütmek, hem su kaynaklarının korunması hem de toplumun doğru bilgilendirilmesi açısından bir zorunluluktur.

Saygılarımızla,

Muhabir: SALİH KILINÇ