Diğer bir rivayetse Uşak’a halıcılık sanatını Oğuz Türkleri getirdi. Halı tezgâhlarının çoğu ise evde ve küçük işyerlerinde kurulurdu. Uşak halkı bu tezgâhlarda çalışacak kalabalık aileye önem verirdi. Bunun için eşikte ve beşikte yeni yeni oğul (uşak) isteyenler çoktu. Şehrin kalabalıklaşması ve halı tezgâhlarının devamlı vardiya usulü ev halkınca çalıştırılması için çok oğul (uşak) isteğiyle yapılan dualar ve doğumlardan sonra yapılan şükürlerle bu şehrin ismi “oğul” manasına gelen “Uşak” olarak halk arasında yerleşti ve asırlar boyu bu isimle anıldı.”
(Kaynak: www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/uşak)
“Uşşak Arapça’dan dilimize girmiştir”
Evliya Çelebi, Seyehatnamesinde şeddeli olarak verdiği bu yer adının veriliş nedenini şöyle açıklamaktadır: "...ve bu şehrin bağ ve bahçesi çoktur ve ab-ı havasının letafetinden mahbub ve mahbubesine haddi hasır olmadığından Uşşak'ı çoktur. Anın için Uşşak şehri derler mahbubları Uşşak perestlerdir. Hakikatülhal bu şehre bir garibütdiyar kimesine gelüp bir iki gün mihman olsa elbette aşık olması mukarredir..."
Evliye Çelebi o tatlı üslubuyla diyor ki: “Uşak’ın bağ bahçesi çoktur. Her yanı yeşilliktir. Havası ve suyu çok güzeldir. Bu şehre gelip de iki gün kalanının aşık olması kaçınılmazdır.”
(Kaynak: Evliya Çelebi Seyahatnamesinden)
Rivayete göre, Evliya Çelebi, dünyayı dolaşmaya niyetlendiğinde, Uşak’a gelmiş, burada bir kıza aşık olmuş, bu aşkı yüzünden seyahat ettiği yerler içerisinde en uzun süre Uşak’ta kalmış, ama ne olduysa son anda eniştemiz olamamıştır. (Eniştemiz Ulu Önder Atatürk’ün yanına bir de Evliya Çelebi eniştemiz olsaydı, ne yakışırdı?) Yani Evliye Çelebi’de Uşak’a gelince, Uşşak olmaktan kurtulamamıştır.
“Uşşak” kelimesi Arapça kökenli olup, “Aşık ya da Aşıklar Şehri” anlamına gelmektedir. Çok romantik değil mi?
Bey “Ben Uşak’a gidiyorum” dediği için adı Uşak kalmıştır
Merhum Haşim Tümer Öğretmenimiz, yıllarca araştırarak büyük bir titizlikle hazırladığı “Uşak tarihi” kitabında Uşak kentine ilham kaynağı olan Uşak ya da Uşşak kelimesinin öyküsünü biraz daha farklı anlatır.
Uşak’ta da kuşaktan kuşağa anlatılan bu öyküye göre; Uşak’ın batısında asıla dı “Menos” olan bir köy vardır. 1071 yılında Anadolu fethedildikten sonra Uşak topraklarına inen Oğuz Türkmenleri, “Menos” adını kendi hançerelerine uygun gelecek şekilde “Mende” olarak telaffuz etmeye başlarlar.
Buraya yerleşen Mende Beyi boş alan bugünkü Uşak topraklarını mandıra olarak kullanmaktadır.
Mandıraya oğullarını yerleştiren Mende Beyi oğullarını kast ederek; “Ben Uşak’a gidiyorum” der. Bu deyim zamanla bir semt ismi olur ve bugünkü Uşak ismi buradan doğar.
Bir rivayete göre de Uşak ismini 9 Âşıktan almıştır
Bu rivayete göre; “Menos” ya da “Mende” Beyi yine mandırası olan Uşak’a yönetmelri için 7 kişilik bir yönetici grubu yerleştirir. Ancak, bu 7 ulu kişinin kimi, mesleğine, kimi sanatına, her birisi manevi hasletlere âşıktır.
Bu 7 aşığın en küçüğü de Beyin kızına aşıktır. Kız da bu küçük aşığa aşıktır. Aşık sayısı 8’e çıkar.
Ama ortada 9’uncu bir aşık vardır. O da Bey’in kendisidir. Beyimiz, Bu 7 aşıkın aşklarına aşık olur.
Küçük 7’inci aşık ile Bey kızı Uşşak mandırasında 9 gün 9 gece süren bir düğün ile dünya evine girer. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…
Sonra efendime söyleyeyim, bu 9 aşık mandıraya yerlişir. Böylece Uşak’ın adı kendiliğinden ortaya çıkar…
“UŞŞAK” yani “Âşıklar Diyarı olarak…
İşte Âşıklar Diyarı Uşşak ya da Uşak adının hoş ve hoş olduğu kadar nahif öyküsü.
(SALİH KILINÇ / ARAŞTIRMA)