2003 yılında 1475 sayılı eski İş Kanunu ilga edilmiş ve 4857 sayılı İş Kanunu resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen

2003 yılında 1475 sayılı eski İş Kanunu ilga edilmiş ve 4857 sayılı İş Kanunu resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen kıdem tazminatını detaylı olarak düzenleyen 1475 sayılı eski İş Kanunun 14. Maddesi günümüzde halen yürürlükte olup kıdem tazminatının hesaplanmasında, tazminata hak kazanma koşulları noktasında esas alınmaktadır. Kural olarak işçinin aldığı maaşın brüt tutarı belirlenmekte ve bu brüt tutar üzerine yemek, yol masrafı, yakacak yardımı, ikramiye vs. gibi para ve para ile ölçülebilen menfaatler de dahil edilerek giydirilmiş brüt ücret tespit edilmekte ve ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplaması yapılmaktadır.

Ancak işçi aleyhine, işveren ve sermaye lehine olacak şekilde kıdem tavanı uygulaması var olup 2024 yılı için bu tavan brüt 35.058,58 TL (asgari ücretin 1.75 katı) olarak belirlenmiştir. Ayrıca brüt olarak belirlenen bu rakam, tüm kıdem tazminatları nete çevrilirken binde 7,59 oranında da damga vergisi kesintisi de yapılmaktadır. Yani 2024 yılında kıdeme hak kazanarak işten ayrılan net maaşı 30.000 TL olan bir işçi de 100.000 TL olan bir işçi de kıdem tavanına takılmakta olup aynı tazminatı alabilecektir.Örneğin özel sektörde net 40.000 TL maaşla çalışan bir mühendis 10 yıllık çalışması karşılığında tavana takılacak ve normalde yaklaşıknet 570-580 bin TL alması gerekirken brüt 350.585,80 TL net 347.924,90 TL kıdem tazminatı alabilecektir.Aradaki fark ise işverenin cebinde kalacaktır.

Kıdem tazminatına tavan sınırı getirilmesi işverenin tavanı aşan kısmı ödemesine engel olmadığı gibi uygulamada yabancı menşeli kurumsal birkaç firma haricinde işverenlerce böyle bir ödeme yapılmamakta tam tersine daha işçiler hak ettikleri tazminatlarına, ücretlerine vs. haklarına kavuşamamaktadır. Ayrıca kıdem tavanı üzerinde işçiye kıdem tazminatı ödenmesi halinde tavanı aşan bu bedel gelir sayılarak tavanı aşan kısım yönünden gelir vergisi, sigorta primi kesintileri de yapılmaktadır. Bu uygulama da oldukça adaletsiz ve tek sermayesi emeği olan işçinin oldukça aleyhinedir. İş Kanununa ve Deniz İş Kanununa tabi çalışanlarda kıdem tavanı uygulaması varken Basın İş Kanununa tabi çalışanlarda böyle bir tavan sınırın olmaması da Anayasa m.10 anlamında eşitlik ilkesine aykırıdır.

ÇÖZÜM NE OLMALI?

2024 yılı itibariyle son zamlardan sonra en düşük memur maaşının 34-35 bin TL olduğu göz önüne alındığında özel sektörde çalışan insanın sayısının fazlalığı da dikkate alınarak 35 bin TL olarak kıdem tazminatı tavanı konulması kesinlikle adaletsiz olup tavan koymak suretiyle bir sınırlandırma getirilmesinden ivedilikle vazgeçilmelidir. Kötüye kullanımları engellemek kaydıyla gerekirse devlet eliyle bir fon kurularak tavanı aşan kısmın ödemesi devlet tarafından yapılabilir. Piyasanın ayakta kalması , çarkların dönmeye devam etmesi işçilerin haklarından ödün vererek, sınırlama getirilerek sağlanamaz.

Ayrıca yılların birikiminin , emeğinin bir karşılığı olan kıdem tazminatından her ne ad altında olursa olsun vergi, prim gibi kesintilerin yapılmaması brüt- net ayrımına gidilmemesi gerekmektedir. Uygulamada oldukça yaygın bir şekilde hak kazanıldığı halde bu tazminatın  ve sair ücretlerin ödenmediği gerçeği de göz önüne alınarak SGK nezdinde haksız ve kasti olarak tazminat , ücret ödenmemesine ağır yaptırımlar getirilerek, tekrarları halinde iş yeri kapatma , ruhsat iptali , ihalelerden yasaklılık cezalarına kadar gidilmesi gerekmektedir. Zira bir çok işveren işçisinin hak kazandığını bildiği halde kıdem tazminatını ödememekte o parayı faize vererek, yeni yatırımlar yaparak değerlendirmekte , dava açılmasından ve davayı kaybetmekten korkmamaktadır. Dava sonunda da artık sembolik hale gelen ödemeyi yaparak borçtan kurtulmaktadır.