Ülkemizin İçinde Bulunduğu Son Durum

Bilindiği üzere bir müddettir ve son yıllarda sıklıkla ülkemizin çeşitli il, ilçe, kasaba ve köylerinde bulunan ormanlarda ve ağaçlık alanlarda yangınlar olmaktadır. İçinde bulunduğumuz yıl ve ayda da bu yangınlar artarak devam etmektedir. Yangınların ülkemiz gerçeğine ve geleceğine verdiği zararların tarifi mümkün değildir. Zira yangınlar, insanların ve hayvanların ölümlerine yol açmakta, doğal güzelliklerimizi ve değerlerimizi yok etmektedir. Ağaçlarımız ve diğer çeşitli bitkilerimiz yanmakta ve tabiattan yanarak ayrılmaktadır. Ülkemiz bitki örtüsü neredeyse yüzde doksanlara varan ya da aşan oranlarda insan eliyle mahvedilmektedir. Elbette topluma bunları yaşatan kimselerin, ağır cezalarla ve çeşitli müeyyidelerle karşılaşması gereklidir. Peki ülkemiz cezalandırılma sistemi ve verilen cezalar yeterli midir? Hayır. Ne yazık ki yetersizdir.

Orman Yangınlarının Yol Açtığı Çeşitli Vahim Sonuçlar

Orman yangınları bitki örtümüzü yok etmektedir. Ancak bu sonuç, tek başına değildir ve başkaca sonlara ve sonuçlara da yol açmaktadır. Şöyle ki her şeyden önce ağaçlarımız bizlere oksijen sağlamaktadır. Ağaçların olmadığı bir halde hava kirlilikleri artmaktadır. Toprak kayması ve erozyonlar görülmektedir. Yağan yağmurlarda zaman ve oran bakımından azalmalar olmaktadır. Hatta yağmurların yağmadığı dönemler olmakta ve başta çiftçilerimiz olmak üzere tarımla uğraşan kesimler mağdur olmaktadır. Ülkemizde sıklıkla kuraklıklar yaşanmaktadır. Ormanlık alanlarda yaşayan hayvanlarımız bu yangınlardan ötürü doğrudan zarar görmektedir. Bunun yanı sıra hayvanlarımızın yaşam alanları yok edilmektedir. Şöyle ki ormanlık alanlarda yaşayan çok sayıda hayvan, yangın esnasında kaçamamakta ve yanarak can vermektedir. Örneğin bir kaplumbağanın hızla yayılan yangından kaçması elbette mümkün değildir. Ne yazık ki bu halde çeşitli tür ve sayıdaki hayvanlarımızda yaşanan can kayıpları, hayvan nesillerini de tehdit etmektedir. Birçok canlının nesli tükenmek üzeredir. Bu sebeple aslında geleceğimize yapılan bu insan saldırıları, toplumu çok yönlü olarak tehdit etmektedir. Hayvanlarımızın yaşam hakları olduğu kadar ekolojik sistemde varlık sebepleri ve kurdukları doğal düzen ile denge de kabul edilmek zorundadır. İşte bu doğal denge, ormanları yakan kimselerce mahvedilmekte ve yok edilmektedir. Ne yazık ki bu yangınlar, artık ülkemiz duyarlı insanlarını derinden yaralamakta ve üzmektedir. Hatta adeta kahretmektedir.

Yangınlarda yanan evler, çiftlikler ve ahırlar da olmaktadır. Bu halde çok sayıda insan vefat etmektedir. Yangınlarda o muhitte yaşayanlar ya da bulunanlar arasından ölen kimsenin olmadığı zamanlarda dahi o alanda yangın söndürmede görevli olanların mesleki faaliyetleri veya gönüllülük esasına göre yardım sebebiyle bulunanların yaralandıkları veya öldükleri görülmektedir.

Yanan evlerin ve ahırların ya da sair yapıların zarar görmesi de can kayıplarının yanında mala gelen zararlar kapsamında yerini almaktadır.

Yangınların söndürülmesi için ülke kaynaklarından harcanan mali değerler de ülke ekonomisine insan eliyle verilen diğer zararlar kapsamındadır. Zira yanan ormanların söndürülmesi için havadan, karadan ve denizden çok yönlü söndürme faaliyetleri ve çalışmaları yapılmaktadır. Çok sayıda insan gücü, bu sürece emek vermektedir. Araç, makine, benzin, mazot ve benzeri giderler de insanoğlunun yaşadığı ülkeye verdiği zararların ne denli büyük olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak tüm bunları bilen insanoğlu, ne hikmetse yine dinlenmek için de piknik yapmak için de hep ağaçlık alanları tercih etmekte ve gözleri ağaçlık alanları aramaktadır. Doğal alanda hamak ve salıncak kurmak için dahi gerekli ve zorunlu olan bu ağaçlarımız, hiç düşünmeden yakılmaktadır. Yorulduğumuzda dinlenmek için aranan bu ağaçlarımız, bilinçsiz kimselerce yok edilerek tüm ülke ve dünya düzenine sayısı belirsiz zararlar verilmektedir.

Halihazırda Görülen Mevcut ve Olası Tüm Zararlar Dikkate Alındığında

İnsanların, hayvanların ve diğer tüm canlıların canı hiçe sayılmakta, yaşam hakları ellerinden alınmakta ve yok edilmektedir. Ormanlarımız, ağaçlarımız, verimli ve verimsiz topraklarımız heba edilmektedir. Topraklarımız verimsizleştirilmektedir. Canlı türlerimiz azalmaktadır, bazı türler yok edilmektedir. Hayvanların yaşam alanları kalmamaktadır. Çocuklarımız bu hayvan türlerini belki de hiçbir zaman tanıma fırsatına sahip olamayacaktır. Dinlenme, tatil yapma, gölgede serinleme, piknik yapma, bir salıncakta sallanma, hamak kurma gibi doğal ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz karşılıksız kalmaktadır. Havamız kirlenmektedir. Çiftçilerimiz zarar görmektedir. Hayvanlarımızın otlatıldığı alanlar yakıldığında, hayvanlarımızın yiyecekleri de azalmakta veya o yörede kalmamaktadır. Tarım ve hayvancılık doğrudan zarar görmektedir. Ormanlar bitkilerimizin asıl sahipleridir. Ormanlar, bitkilerin kök saldıkları toprak parçalarıdır. Ormanlar hayvanlarımızın evidir. Kendi evimizin depremde yıkılması halinde nasıl ki kalacak yerimiz olmuyorsa ve üzüntüden parçalanıyorsak, aynı husus hayvanlarımız için de geçerlidir. Ağaçlar ve bitkiler yalnızca insanlara ait değildir. Ormanlar ve sair bitki örtüsü yalnızca insanoğlunu ilgilendirmemektedir. Hayvanlarımızın evleri insan eliyle yok edilmekte ve doğamız katledilmektedir.

Peki Ülkemiz Cezalandırma Sistemi Nasıldır ve Yerinde Midir?

Ülkemiz hukuk sisteminde çok çeşitli sebeplerle ve hemen hemen her suçta etkin soruşturmaların yapılmadığı ve sağlıklı yargılamaların olmadığı, yargıya güvenin neredeyse yok denecek kadar azaldığı veya toplumun tamamında ya da çoğunluğunda artık güvenin hiç olmadığı görülmektedir. Aslında bu dönem uzunca bir müddettir vardır. Ama gittikçe artmaktadır. Sağlıksız işleyen bu süreçten ve çeşitli olumsuzlukları barındıran yargısal mekanizmadan istenen ve beklenen sonuç, ne yazık ki artık alınamamaktadır. Bu genel açıklama, yargısal süreçte karşılaşılan tüm suçlar için geçerlidir ve ülkemizin en temel ve büyük sorunlarındandır. Orman yangınları özelinde değerlendirme yapıldığında ise, cezaların yeterli olmadığının söylenmesi mümkündür. Açıkçası belirli suçlarda idam cezasının uygulanması gerekmektedir. Bunlardan ilki, kasten insan öldürme suçudur. Diğer ikisi, cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarıdır. Bir diğeri de, ormanları kasten yakanların işledikleri suçtur. Orman yangınlarına ilişkin suçların değerlendirilmesinde (örneğin benzin döküp yakmak gibi) doğrudan kastın yanı sıra (sigarasını söndürmeden ağaçlık alana atan kimsenin eyleminde olduğu gibi) taksirden önce olası kasta ilişkin hükümlerin uygulanmasına da şans verilmelidir. Olası kast yok sayılmamalıdır. Yangına taksirli eylemlerle sebebiyet verilmesi bakımından da cezalar mevcut halinden çok daha fazla artırılmalıdır. Zira herkes üzerine düşen tüm önlemleri almak zorundadır. Ülkemiz insanı bilinçli olmak ve yükümlülüklerini yerine getirmek durumundadır. Ülkemizde neden sokaklarımıza rahatça çöp atılabilmektedir? Neden ülkemizde binlerce, milyonlarca kişi, sokaklara sigara izmaritlerini ve içki şişelerini atmaktadır? Neden ülkemizde hiçbir denetim yoktur? Öncesinde tarafımca yapılan şikayetlerden de hiçbir sonuç alınamadığı gerçeği karşısında, her sigara izmariti aslında hepimizi her gün sayısız şekilde tehdit etmektedir. Toplumumuzda çevre kirliliğinin önlenmesi bakımından yasaklar artırılmalı ve cezalar sıkı şekilde uygulanmalıdır. Sokaklara çöp atanlar havadan drone araçlarıyla ve mobese kameralarıyla izlenmelidir. Aslında burada ülkemizde çevrenin temiz tutulması yönünde olması gereken bilincin oturtulması ve çevre kirliliğiyle sıkı şekilde mücadele edilmesi gereklidir.

Haydi bu mücadeleyi hep birlikte başlatalım ve bugün mücadelemizin ilk günü olsun. Bundan sonra geleceğimiz aydınlansın. Çocuklarımız tüm hayvan türleriyle tanışsın. İnsanlarımız doğal yaşam alanlarında dinlensin. Topraklarımız verimli olsun. Tarım ve hayvancılık artsın. Doğal alanlarımız yok olmasın. Haydi gelin hep birlikte bugün sıfırdan başlayalım.

LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL