Güzele bakmak sevaptır değil güzel bakmak sevaptır!

Millet olarak bazı konuları yanlış anladığımız gibi bu güzel sözü de yıllarca yanlış anlamışız galiba. “Güzele bakmak sevaptır” diye, kendine bakılsın diye “güzelleşmek” için halden hale girenleri mi ararsın. Bakmanın sevap olduğunu düşünenler, sözüm meclisten dışarı ama “öküzün trene” bakma deyimini canlı olarak icra etmeye çalışan ve “güzellere” bakma yarışında tepeden tırnağa süzenleri mi ararsın. Ararsın ve bulursun da kesin, ama yanlış olan bir fiili sevaptır diye yutturulmaya çalışılan bu sözü kim ortaya attı acaba?! 

Biz “Güzel bakmak sevaptır” derken Peygamber Efendimizin (SAV) hemen hemen herkesin bildiği bir kıssasını hatırlatalım; “Peygamber Efendimiz, bir gün, ashabıyla yürürken, bir köpek ölüsüne rastlarlar. Sahabelerden bâzıları: -Bu leş ne kadar da pis kokuyor! derler. Allah'ın Resûlü ise şöyle buyurur: -Köpeğin ne güzel dişleri var!” Resullullah (SAV) Efendimiz, leş olan köpeğin pis kokusuna değil güzel dişlerine odaklanıyor. Bizler de onu örnek alarak her durum karşısında güzel olana odaklanırsak hayat daha çekilir hale gelecek.

“Güzel bakmak sevaptır” sözünü bir de şu açıdan değerlendirebiliriz; sadece bize ait olanlara değil ortak kullanım alanlarına da güzel bakalım. Sokaklarda yere izmarit atanlar, sigara paketini açıp çöpünü yere fırlatanlar, su şişesini yere atanlar hatta sümküreni tüküreni de es geçmeyelim. Belediyelerin kamu paralarını hoyratça festivallere akıtmasını eleştirsek de çöp konusunda söz söyleyemeyiz. Cadde de olsun parklarda olsun mahallelerde olsun her yerde, neredeyse her köşe başında çöp bidonu veya çöp konteynerleri var. Ama ne hikmetse çöpleri, çöp tenekelerine atma sporunda başarılı olamayınca ve hedef şaşırınca çöpler sağa sola savruluyor. Belediye, kadınlar için açtığı kursların yanında bir de çöp atma eğitimi veren kurs açsa keşke! Evinde en titiz ve derli toplu olanlar bile sokağa çıkınca maganda kesiliyor. Sanki evler kutsal alan ama sokaklar düşman toprakları! Eğitimin beşikten mezara kadar devam ettiğini düşünen bir medeniyetin insanları olarak maalesef çöp atma konusunda eğitimi en küçüğünden en büyüğüne, en cahilinden en eğitimlisine veremiyoruz demek ki ne yazık. Anaokulundan üniversiteyi bitirene kadar İngilizce eğitimi verildiği halde, eğitim sisteminin İngilizceyi öğretemediği gibi, bilinçli olması gereken gençlere (üniversite okuyan bir gencin belirli vasıflara sahip olduğunu düşündüğüm için) maalesef çöp atma konusunu da öğretememişiz ve sınıf atlatamamışız. Üniversitede okurken sınıflarda (çöp kovası olduğu halde) masaların üstünde kalemtraşı çöpü, sağa sola atılan su şişeleri, mendiller, not kağıtları gibi çeşitli çöpleri “inceleme” imkanınız oluyordu. Bu gençler kamusal alanda böyle davranıyorsa acaba evde nasıllar ve aileleri de “evim kutsal ama geri yerlerden bana ne” diyenlerden mi? Ailede, okulda eğitilemeyenleri nerede nasıl eğiteceğiz, toplum olarak bu konuda nasıl bilinç sahibi olacağız? Cevabını bilmediğimiz yeni bir soru daha!

www.yesilsivasli.com ekibine İsmail beyin fikir sunduğu “Güzele bakmak sevap değil güzel bakmak sevaptır” sözünden nerden nereye geldik; güzele bakmak sevap sözünde ki anlam kaymasından, güzel bakmanın çeşitlerinden, eğitim sisteminden, belediye eleştirisine, cevabını aradığımız sorulara kadar geniş bir yelpaze oluşturduk! Hepimizin yıllarca “Güzele bakmak sevaptır” diye bildiğimiz sözündeki bir harfin eksikliği ile anlamı çok farklı boyutlara taşınan bir söz. Yıllarca kullandığımız ama aslında yine bu sözdeki gibi bir harfin eksikliği ya da fazlalığı olan daha kaç cümle vardır? Yine cevabı belli olmayan bir soru daha!

Güzel bakmayı insanlık olarak başarabildiğimiz günlerin uzakta olmadığını umalım.