Divan Şairi Fuzuli’ye ait olan bu söz, duygularıma tercüman oldu sanki. Geçen sene düzenlenen festivalden sonra da yazmak aklıma gelmişti fakat sesimi duyurabileceğim bir mecra olmayınca vazgeçmiştim. Söylesem tesiri olmayacak düşüncesinde olup susup gönlümü zor da olsa razı etmiştim. Bu sene yazılarımın paylaşıldığı www.yesilsivasligazetesi.com internet gazetesinde bu fırsatı yakalamışken yazayım dedim.

Sosyal belediyecilik anlayışı gereği, festivaller vatandaşın önceliği mi acaba? Geçen sene de bu konu hakkında baya kafa patlatmıştım, festivallere rağbet eden halkı görünce de ne düşüneceğimi bilemedim…. derken sihirli “3-F” formülü ile İspanya’yı 30 yıl boyunca yöneten Franco, Portekiz’i de 40 yıl boyunca yöneten Salazar aklıma geldi.

“Ben İspanya’yı 3-F ile yönettim” demiş İspanya Kralı Franco. “Fado–Fiesta–Futbol”

Portekiz Kralı Salazar’ın da “3-F”si varmış. “Femini–Fiesta–Futbol”

Terimlerin tanımlarına bakıldığında;

“Fado” nun ucuz tüketilen müzik (pop, arabesk, vb),

“Fiesta” nın şenlik veya eğlence,

“Futbol” un ayakla oynanan top oyunu,

“Femini” nin ise kadın demek olduğu belirtilmiş. Aradaki bağlantıyı anlatabildim galiba….

Sözüm hem iktidar hem muhalefet belediyelerine….

Festivaller kime yarar veya çok gerekli mi? Halkın yüzde kaçı bu festivallerden gerçekten faydalanıyor? Çay ve Benzinden sonra Simidin bile 6 TL olduğu, hemen hemen her gün yeni bir zam haberi ile uyandığımız güzel ülkemde festivaller çok mu gerekli? Kadın istihdamından söz ediliyor, ‘üst tabakanın’ alışveriş yaptığı butik dükkanların yer aldığı stantlarda, tuhafiye tarzı orta direk vatandaşa hizmet eden dükkanlar, pazarda sergilerde satış yapan kadınlardan eser yok. Vatandaşımız, festivaller bittikten sonra yine eski dertleri ile baş başa kalmış olmuyor mu? Sosyal belediyecilik gereği vatandaşın önceliği festivaller mi olmalı, önem sırasını kim belirliyor? Sivil toplum kuruluşlarının açtıkları kermeslerde 2.nci el kıyafetleri simitten ucuz fiyatlardan almak için pazarlık yapan vatandaşlar, ModaFest stantlarındaki butik ürünlerin 150-250 TL ve daha fazla fiyattan satıldığını gördüğünde acaba ne düşündü? Festival boyunca ücretsiz kalkan servisler ile ModaFest etkinlik alanına taşınan halk, festivalden sonra yine yüksek ulaşım bedeli ile toplu taşımayı kullanmaya devam edecek, hatta otobüs ile ulaşım için yeni bir zam ile karşılaşırsak şaşmayalım. Belediyenin sosyal medya hesabında ki ModaFest paylaşımlarının altında anca üç beş vatandaşın şikayetini görünce, bu durumlardan şikâyetçi olan gerçekten sadece üç beş kişi mi yoksa bir arkadaşın dediği gibi insanlar şikayet etmekten bıktı mı? Çünkü zaten değişecek bir şey yok diye düşünüyorlar galiba.

Tramvay sözü, harcanan paralar ile gariban insanlara destek, festival günlerinde şehit haberlerinin gelmesi, deprem sebebiyle yetim, öksüz, dul, evsiz, işsiz kalanlar, yağmur yağınca göle dönen sokaklar, bitmeyen projeler, yeterince aydınlatılmayan köy yolları ve daha nice sıkıntılar var diye düşünürken… Bu kadar az şikayeti olanları da görünce dedim ki kendime Uşak’ta yaşayanların büyük bölümü bu durumlardan memnun galiba. Uşaklılar yüksek gelirli, zamdan etkilenmeyen, mutlu mesut, tek dertleri festivallerde çıkan sanatçıları en önden görebilmek olmalı herhalde. Festivalleri, belediyelerin büyük başarısı ve vatandaşına hizmet olarak alkışlayan halk, kendi mahallesine veya genel olarak şehrine yapılması gereken hizmeti sorgulamadığı sürece de bu tür festivalleri daha çok yaşayacak gibiyiz….

Ayrıca festivalleri görünce aklıma, geçtiğimiz seçimlerde insanların din elden gidecek diye korkutuldukları durum geldi, hangi din elden gidecek acaba?  Sol görüşlü belediyenin yaptıklarını anlıyorum da, kendini dindar tanımlayan ve muhafazakar olduklarından dolayı seçilen belediyelerde yapılanları anlamıyorum, daha doğrusu bu durumu sorgulamayan mütedeyyinleri anlamıyorum.  Anlamadığım daha çok şey var da…. neyse….